13 Eylül 2010 Pazartesi

Yalana Bulanmış Yaban Çiçeği...

Son zamanlar yaptıklarıma bakma ne olursun,
Benim aklım başımda değil


Bir yusufçuk kuşunun günaydını çınlıyor penceremde. Ne çabuk bitti gece? Ya uyku; neden gelmedi göz kapaklarımın ziyaretine? Aklımdaki tek düşünce hala çözülmemiş bir bilmece...

Sana söylediklerimi kafana takma ne olursun,
Onlar ipe, sapa gelir şeyler değil


Şizofren duyguların aykırı limanında demirledim sorularımı. Dolunayı bekliyorum. Yorgun anıların solgun renklerini taşıyorum üzerimde. Hangi denize uzansam, koyu gri şimdi. Poseidon'un laneti gözlerimde...

Seni sevmiyorum dedim yalandı,
İstemiyorum artık, palavra


Sözün, özü kaybettiği demdeyiz. İçi boş günlerin duvarlarında yankılanıyor değerlerimiz ve değerlilerimiz. Gerçeğin bile sahtesinden yana kullanıyoruz tercihimizi. Maskeli balonun kül kedisi herkes. Gece yarısına kadar her şey. Anılar, kristal pabuç yerine elde kalan.

Ellerimde çiçekler, kapında sırılsıklam
Görürsen bir gün şaşırma


İçten pazarlıklı samimiyetin rüzgarında serinliyor ruhumuz. Yapılacaklar listesinin bir parçası sadece yüreğimizdeki kıpırtı. Bizim yerimize şarkılar belirliyor çiçeğin bile rengini. Kendi adımıza yaptığımız sadece kendimize üzülmek...

Beni böyle çaresiz, beni böyle derbeder,
Beni böyle ortalarda bırakma!


Günün geceden farkıydı oysa bir çift gözün derininde yatan inci tanesi. Kaybettiğimiz ışık, doğurgan sevdanın pusulasıydı. Şimdi ne yana baksak kızılcık rengi çaresizlik akıyor üzerimizden. Acemi adımlarla gidiyoruz denizin yosun kokusuna...

Hasretin uzak yakası: Daha kaç gelinciğe cansuyu olacak bu gözyaşları?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder