6 Eylül 2010 Pazartesi

BİR DOSTA SAHİPSİN

Umutsuz ve dertli olduğunda
Ve sana sevgiyle yaklaşan birine ihtiyacın olduğunda
Ve hiçbir şey, hiç bir şey doğru gitmediğinde
Gözlerini kapat ve beni düşün
Ve hemen orada olacağım
En karanlık geceni bile aydınlatmak için


Her gün bir yıldız kayıyor gökyüzümüzden... Her gün bir başka umut terkediyor benliğimizi. Giderek daha siyah yaşanıyor geceler, griye dönüyor gündüzler. Sadece bir ışık; çok uzaklardan, denizci feneri gibi bize yol gösteren... Balçık kıvamında bir hayatın ucundan elimize uzanan bir el, başımız için hazır tutulan bir omuz, zehirli sözcüklerin arasından şırınga edilen panzehir...

Sadece adımı söyle
Ve biliyorsun ki nerede olursam olayım
Koşarak geleceğim seni tekrar görmeye
Kış, bahar, yaz veya sonbahar
Tek yapacağın çağırmak
Ve orada olacağım
Bir dosta sahipsin


Biliriz ihmalkarlığımızı, nankörlüğümüzü... Ve fakat her şeye rağmen yüzümüze kapanmayacağını kapının. Biliriz kış mevsiminde yağmurdan, yazları güneşten koruyacak şemsiyenin bize bir el uzatma mesafesinde olduğunu, uzattığımız elin boş kalmayacağını. Biliriz düşmanı-dostu...

Üzerindeki gökyüzü
Kararır ve bulutlanırsa
Ve yaşlı kuzey rüzgarı esmeye başlarsa
Kafan dağılmasın
Yüksek sesle adımı söyle
Hemen kapını çaldığımı duyacaksın


Sürekli bir kavga içindeyiz. Yaşanan ve yaşanacak olanla, kendimizle ve insanlarla, aşkla... sürekli kaybediyoruz birilerini ve bir şeyleri. Yerine koyduğumuz , "bu seferki sonuna dek benimle" dediklerimiz, ilk sapakta terkediyor yine, yeniden... Kimler gitti, kimleri koyduk yerine unutuyoruz, çetelesini tutamıyoruz artık.

Kalanlara "dost" diyoruz...

Sadece adımı söyle
Ve biliyorsun ki nerede olursam olayım
Koşarak geleceğim seni tekrar görmeye
Kış, bahar, yaz veya sonbahar
Tek yapacağın çağırmak
Ve orada olacağım
Bir dosta sahipsin


Bir yanlış var... Bir yerlerde, bir şekilde yapılan bir yanlış... Ya seçimlerimizde, ya da seçtiklerimizin bizde gördüğü, bizim bilmediğimiz... Yorucu bir doldur-boşalt tüketiyor hayatın "zevk" hanesini. Hep bir iyisini, bir yenisini aramaktan yorgun, yine de ayak diriyoruz güce/güçsüzlüğe. Yanımızda tek bir sıcak yüz, heybemizde sadece üç-beş dost sözcük...

Bir dostun olduğunu bilmek çok kötü değil
İnsanlar bu kadar soğuk olabilirken
Seni incitecekler ve yalnız bırakacaklar
Ve ruhunu alacaklar izin verirsen
Fakat sakın izin verme


Ne kendimizi anlatabiliriz, ne insanları anlayabiliriz kimi zaman... Yaralanırız, parçalanırız, kanarız için için, kimseye göstermeden. Yine de görür birileri... Derdimize derman, kuru ve çatlak toprağımıza bir damla su olur biz istemeden, karınca kararınca. Sürgün verip yeniden yeşertmeye çalışır dalımızı, yaprağımızı; herkesin isterik çığlıklarla baltasını gödemize savurduğu, devrilmemizi beklediği anlarda...

Sadece adımı söyle
Ve biliyorsun ki nerede olursam olayım
Koşarak geleceğim seni tekrar görmeye
Kış, bahar, yaz veya sonbahar
Tek yapacağın çağırmak
Ve orada olacağım
Bir dosta sahipsin


Büyülü bir sözcük... Her durumda işe yarayan mucize ilaç... Ruhumuzu dinginleştiren müziğin en sevdiğimiz nakaratı: Dost... Çoğu kez, sadece içimizden geçtiğinde yanıbaşımızda bulduğumuz, bizi bizden iyi bilen, tanıyan, düşünen, bize biz kadar yakın olan... Görünmeyen köyleri bize görünür kılan, insan gibi insan.

Sustum dost, tükendi sözcüklerim... suskumu paylaşsana...

Şarkı: Carole King, You've Got A Friend

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder