17 Eylül 2010 Cuma

Sezen'e

(Sezen Aksu açılıma destek vereceğini açıkladığı zaman yazdığım bir yazıydı.. Referanduma da destek verdi, katmerlendi içimdeki acı...)

Çocukluğumun masum tınısıydın. Kalın dudakların ve sıfır numara saçlarınla belki de ilk göz ağrım...

Seni ilk Lunapark Gazinosunda tanıdım. Kadınlar matinesinde, annemin dizinin dibinde. “Minik Serçe” diyorlardı sana. Oysa sen ve sesin o kadar büyüktü ki... O gün assolist kimdi hatırlamıyorum. Ama sen hiç çıkmadın hatırımdan.

Oyunlarıma ortak ettim önce seni. Düşlerime, çocuksu kaprislerime... Bendendin, beni bilendin, yaşıtımdın, arkadaşımdın. Belki de İzmirli olduğun için bana bu kadar yakındın. Aynı suda yıkanmış, aynı havayı solumuştuk. Aynı sokakların haylazıydık...

Sonra büyüdüm... Ergenliğimin ilk gönül ağrısını senin şarkılarınla dillendirdim. Seninle döktüm ilk ayrılık gözyaşlarımı. Yaşadığım ne varsa hepsinin bir karşılığı vardı sesinde, sözünde. Seninle öğrendim tüm duyguları köküne kadar, çekinmeden yaşamayı.

Gençliğimin ilacı da sendin. Beraber eğlendik en dolu dizgin anlarda. Başımda kavak yelleri eserken senin bir “ah kavaklar” deyişinle duruldum, mahzunlaştım. “Can”dın, canımdın, kardeşten öteydin...

Çoluk çocuğa karıştığımda da sen vardın hep yanıbaşımda. Nikah şahidim oldun, kızımın ilk müjdecisi oldun, her zamanki gibi her şey oldun. Ailedendin. En yakınımın cenazesini aklımda senin ezgilerinle defnettik yeri geldi. Yeri geldi en büyük kavgaların üstüne barış elçisi oldun.

Rakının dibine vururken kaç kez seninle kadeh kaldırdığımı unuttum. Kaç futbol maçından sonra kaç zaferi birlikte kutladığımızı da. Kızıma ninni oldun zaman zaman, dostuma teselli, düşmanıma zehir zemberek isyan sözleri...

Tertemiz ve insanca yaşanan ne varsa hepsiydin.

“Masum değiliz hiç birimiz” demiştin de konduramamıştım sana. Çünkü benim, benim gibilerin tüm masumluğu senin sesinde, yüzünde şekilleniyordu.

...Ve sen;

“İki cihanda lekeli” ilan ettin ya bizleri...

Lekeledin koca bir geçmişi!..

2 yorum:

  1. Sezen konusunda içimden geçenler o kadar fazla ki, bunu yazı halinde derlemiştim müsekkin. Bloğa koymadan önce, senin yazını okumak fırsatını buldum. Bu konu içimi/zi acıtan bir konu. Bir yanım Sezen ne kaybetti Sezen'liğinden diyor, bir yanım çok şey kaybettik seninle Sezen...

    YanıtlaSil
  2. Yaptığımız hata bu... İnsanların sanatlarını ve kişiliklerini çok fazla bağdaştırıyoruz birbirine... Sezen hala aynı kalitede iyi bir sanatçı. Ancak sanatındaki iyilik, düşüncelerinin ya da kişiliğinin de paralel iyilikte olmasını gerektirmiyor.

    Mesela aracını kaportacıya götürürken tamircinin iyi bir insan olmasına mı, yoksa işçiliğinin iyi olmasına mı öncelik verirsin?

    Kavram kargaşası ve akıl dağınıklığımızdan bir kurtulabilsek, kendimize sorun yaptığımız pek çok şey kendiliğinden hallolacak :)

    YanıtlaSil