13 Eylül 2010 Pazartesi

Toprakta Demleniyor Yağmurun Kokusu...

Yağmurun sesine bak
Aşka davet ediyor
Cama vuran her damla
Beni harab ediyor


Yoksun ya, yokluğunu çoğaltıyor yağmur her damlasıyla ve arsızca. Yüzüme vuran serinlik içimdeki yangının harını artırıyor daha çok. Eriyor yağmur, eriyor kalbim, eriyor umut... Toprakta demleniyor sevdam yağmurun kokusuyla. Hasretin koyusuna çalıyor şimdi teninin rengi...

Bu yağmur seni benden
Alıp götüren yağmur
Aşkımızı sel gibi
Silip süpüren yağmur


Puslu bir dağ manzarasının ardına gizlenmişken gelemeyişlerin, burnumu sızlatıyor "gitmek için" geleceğin gerçeği. Beklemenin ölüme eş aceleciliğinde kayıp gidiyor zaman avuçlarımın arasından. "An"ı hayalinle doldurmak kesmiyor dolu dizgin sevdamın açlığını. Aşeriyorum sana ve bekliyorum hala...

Her damlada ah ettim
Hayatıma kahrettim
O kadar üzgünüm ki
Seni nasıl kaybettim
Seni nasıl kaybettim


İsyankar şiirlerin nakaratlarına işledim adını usulca. Bir sen bileceksin okunduğunda sana gelen sesimi. Bir sen bileceksin adın kulağıma her çarptığında içime biriken gözyaşını. İnadına ağlamayacağımı da bileceksin, tıpkı inadına yaşamayı seçtiğimi bildiğin gibi bu zülfikarı...


Ne zaman kapım çalsa
Sen geldin sanıyorum
Korkarım ki aşkımı
Boşyere arıyorum


Yokluğunda seni sevmenin cezası belki de ayrılık. Oysa ne çok ihtiyacı vardı başımın dizlerine, saçımın ellerine, gözümün gözlerine... Evet; sensiz de yaşanıyor aşk. Ama hep sen geleceksin diye doğuyor güneşim tan yerinden, senin gelişine batıyor batarken ufkumdan.

Yine yağmur yağacak
Beni benden alacak
En acı ızdırabın
Deryasına salacak


Başı sonu belli bir sevdanın gönüllü kısır döngüsünde eriyorum. Bittiğin yerde yeniden başlıyorsun. Her seferinde bir başka seviyorum seni ve seni sevmeyi. En başından öğreniyorum hayatı seninle. Acıyı sevmeyi öğreniyorum acı çektikçe...

Her damlada ah ettim
Hayatıma kahrettim
O kadar üzgünüm ki
Seni nasıl kaybettim
Seni nasıl kaybettim


"İyi ki" ile başlıyor sana yönelen cümlelerimin hepsi. Pişmanlığım ise sadece geç kalmışlığıma ve geç kalınmışlığımıza. çatlamış toprağın yağmura siteminden öte değil yokluğundan yakınışım. Biliyorum; sen geleceksin ve kapanacak bütün yarıklarım.

Yağ hadi... Kokunu bekliyorum!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder